Hasbihal...
İçimdeki yangın ve fırtınalara dair bir hasbihal…
İçimdeki fırtınayı dindiremiyorum!Bir saniye sakin kafayla düşünüp bir karar veremiyorum…
Ve ben…
Fırtınalı bir denizde pusulasını kaybetmiş zavallıyım.
Gemiye yükünü bırakmayıp kaptana güvenmeyen bir hainim…
‘’Merhametsiz bir musibet’’e maruz musibetzedeyim…
‘’Asıl musibet ve muzır musibet, dine gelen musibettir’’sözüne masadak bir günahkarım.
Gah akıldan ziyade hissiyatım konuşuyor.
Gah gençliğin coşkunluğunu hadd-i ifratta hissediyorum.
Ve ben…
Hiçbir şey yapamıyorum.
Düşündükçe içimdeki yangına odun taşıyorum.
Fırtınalı denizde yükünü gemiye bırakmayan, kaptan tarafından kovulmuş ve pusulasını kaybetmiş zavallıyım.
Farkındayım…
Hades vuku olduktan sonra niyetin halisliği işe yaramıyor.Abdest gidiyor.
Amelimin ruhu olan ihlası da bozuk para gibi harcadığımın farkındayım.
Ve ben…
Sadece mutlu olmak istedim…
Olmadı…
Mutsuzluğu,olabilecek en berbat vaziyette hissediyorum belkide…
Dört duvar arasında önümdeki yaklaşık kırk tuşla içimdeki fırtınama odun taşıyorum…
‘’Ben bu duruma düşecek insan mıyım?’’diyen eneyle beraber nefis ve şeytanın üçgeninde hapsolmuş vaziyetteyim…
Ve, bu satırları yazdıktan sonra aradan günler geçiyor…
Dua, yakarış ve sadece Bir’e dönüş rahatlatıyor bedenimi ve ruhumu…
Kesrette kaybolmuşken vahdete takarrüp etmenin mutluluğunu yaşıyorum…
Ve biliyorum ki hiçbir olay O’nun izni olmadan vukua gelmez.Ve olana rıza göstermekten başka çare yok’’o böyle yapmasaydı olmayacaktı’’düşüncelerinden sıyrılıyorum.Biliyorum ki O istedi ve yarattı.Şerde olsa arkasında nice güzel hayırların olduğunu biliyorum.Ve yangını azda olsa söndürebiliyorum…
Eğer bu düşüncelerden olmasaydı yangın bütün bedeni yakacak mıydı. Bütün yükü omzuma alacaktım.Tevekkülsüzlüğün cezasını daha bu dünyadayken yaşayacaktım.
Ve, artık kalbimde günahlarımın ve aşırılıklarımın acısını yaşıyorum. Bu azap beni yakıyor… Ve düzelememekten çok korkuyorum. Ya gene pusulamı kaybedersem… Ya gene şiddetli hissiyatlarımı dünya için kullanırsam.Elması cama değişirsem…Ya gene…
Gelecek yok hükmündeyse yoktan elem yok deyip rahatlamak istiyorum.Kendime güvenmiyorum…
Enenin ve gafletin en katısını ruhumda yaşarken ‘’nasıl olurda Rabbim bana ıslah olmayı nasip eder’’diyen yeisimle baş başa kalıyorum.Biliyorum ki her kemalata mani olan bu histen kurtulmam lazım…
Ve biliyorum ki O (c.c.) affeder. Herkes sana yüz çevirir.En sevdiğin insan dahi affına sığındığında affetmez her zaman.Seni affa müstehak bulmaz zamanla.Ama O’nun kapısından kimse boş çıkmadı.Her tövbeye’’lebbeyk’’diyor…
Hatice DURAK