Habib baba....!!!!
Doğu Anadolu’dan, Habib Baba isimli bir şahıs, 4. Murat devrinde, gemiyle Hacca gidebilmek için İstanbul’a gelir. Fakat n yazık ki, hacca giden gemiyi kaçırır.
Hayırlısı der içinden... aylarca yol yürüdüğünden vücudu toz toprak içerisinde kalmıştır. Uyuz olur, sırtı yaralar içinde kalır. “Bir hamama gidip güzelce yıkanayım,ondan sonra da memlekete döneyim” diye düşünür.
Hamama gider, yıkanmak istediğini söyler. “Olmaz!” der hamamcı... Sebebini sorar, Habib
Baba.
“Celalli sultan 4. Murat’ın vezirleri hamamı kapattı, başka kimseyi almamamı tembihlediler” der hamamcı ve devam eder:
“Baba bir hışımlarına uğramayayım, benim kellemle oynama.”
“Şuracıkta, sessiz sedasız yıkanırım, onlara görünmem.” der Habib Baba.
Hamamcı, Habib Baba’nın ısrarına dayanamaz, yüzü yumuşak bu Anadolu insanını geri çeviremez ve kabul eder. Bir köşede görünmeden yıkanmasını tembihler.
Biraz sonra hamama tebdil-i kıyafet, celâlli sultan 4. Murat gelir. Hamamcıya yıkanmak istediğini söyler. Hamamcı bu gence de durumu anlatır, “Aman başıma iş açma” der. Genç: “Şuracıkta, babanın yanında sessizce yıkanırım.” Diye ısrar edince, hamamcı aynı tembihlerle tanımadığı 4. Murat’ı da kabul eder.
Beraber yıkanırken, bir ara Habib Baba gencin sırtını keseler. İnsan iyiliğin kölesi... Mukabele etmek ister 4. Murat ve o da Habib Baba’nın sırtını keseler.
Keselerken âdeta bir yoklama çeker ve “Baba” der “Kader de, vezir olmak ta varmış. Bak, insana Allah’ın suyunu bile çok görecekler...”
“A be evladım” der Habib Baba, “Öyle bir sultana vezir ol ki, vezirlerin bile karşısında titrediği sultana senin uyuzlu sırtını keseletsin!”